Evrim Kuran'ı yıllar önce Turkcell'de çalışırken tanıma fırsatım olmuştu aldığımız eğitimlerin birinde ve sonra da takip etmiştim bazı paylaşımlarını. Kendini kuşakları anlamaya adamış bir araştırmacı bilim insanı... "Bir Kuşağı Anlamak" kitabını, bir çırpıda, neredeyse her yerine notlar alarak okudum hafta sonu, böylesine kıymetli bir araştırma yaptığı ve bunu herkesin anlayacağı dille paylaştığı için kendisine çok teşekkür ederim.
Kuşakları dönemlerle açıklıyor Evrim Kuran; Hürriyet'te yayınlanmış yazısından da kuşakların özelliklerine göz atabilirsiniz.
Kuşakları anlamak, "geçmişi onurlandırmak ve geleceği mümkün kılmak için fevkalade bir araç" yaklaşımıyla, uzun yıllardır kuşak araştırmaları yapıyor Evrim Kuran. Kitap tam bir hazine değerinde benim için hem anne hem de pazarlama alanında çalışan bir profesyonel olarak. Özellikle Z kuşağı bireylerinin gerçeklerini, beklentilerini, mücadelelerini, en önemlisi de zenginliklerini ön yargısız anladığımızda, bu dünyaya iyi çocuklar yetiştirmek mümkün. En temel farkındalığım, Z kuşağı oğluma, Y kuşağı ön yargılarımla ve öğrenmişliklerimle baktığımı fark etmem oldu.
Benim de oğlumun dahil olduğu, 2000+ doğumlu 25 milyon genç Z kuşağında ülkemizde ve en çok yadırgadığımız özellikleri olan dijital çağ çocukları oldukları için çok fazla internet kullanmalarını hep dile getiriyoruz. Oysa ki, Evrim Kuran'ın araştırması umut verici; çok daha çevreye duyarlı oldukları, anlam yani hayat amacı aradıkları, dünya için faydalı bir şeyler üretmek istedikleri o kadar umut verici ki içinde bulunduğumuz dünyada... Bu yüzden değeri artıyor sosyal yönden sorumlu markaların değeri; sırf bu yüzden İsveç'te bir kız çocuğu iklim değişikliklerini protesto ediyor... Maalesef az kitap okuyorlar, ancak o da Türkiye ortalamasına paralel ve kültür seviyesinden bağımsız. Burada da ebeveynler olarak bizlere iş düşüyor, "az nasihat, çok örnek". Biz okursak, onlar da okur :-) Kitap okumak konusunda ailecek iyiye gidiyoruz ve bugün "Mars'ta Doğum Günü!"nü okudu Can, Mars olunca akan sular duruyor. Birlikte merak edip, birlikte eğlendik yine... Umuyorum bu çabamız Can'ın iyi bir kitap kurdu olmasına neden olur ilerde; şimdilik doğru yoldayız:-)
Çocuklarımızın psikolojik sermayesini güçlendirmeliyiz diyor Evrim Kuran: yeterlilik, esneklik, iyimserlik ve umut.. Maalesef ülkemiz bu konuyu çok kolaylaştırmıyor; ancak yine de çaba göstermek biz ebeveynlerin ve eğitmenlerin elinde... Ne güzel ki Z kuşağı hayallerinin gerçek olacağına inanıyor, Y kuşağının aksine... Oran %70''leri buluyor hayal araştırmasında...Umarız bu oran yıllar içinde iyimser anlamda evrilir...
Ve tavsiyeler harika, aslında ananelerimizin dediği gibi "bırakın sıkılsınlar".. Sıkılan Z kuşağı yeni şeyler keşfedebilir, yeteneklerinin farkında varabilir... Ben de epeydir oğluma bunu uyguluyorum... İşe de yarıyor...Ekran süreleri önemli ama en çok "ne izledikleri" önemli... Her zaman salonda, yanımızda, seçilen bir içerik izletmeye gayret ediyorduk, burada da yola aynen devam..
Harika bir şiir çıkıyor ortasında karşınıza; çocuklarımızın bize ne kadar ait olduğuna ve aslında bizim onlar için ne kadar geniş ufuklar açabileceğimize dair..
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
Çünkü ruhları yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever
Şirketlerin Z kuşağı müşterilerinin ihtiyaçlarını anlamaları, Z kuşağı çalışanları da elde tutmaları için bir şeyleri farklı yapmaları gerekli. Z kuşağı çok daha fazla anlam odaklı. X kuşağı ürün merkezli, Y müşteri merkezi iken, Z kuşağı "bağlam merkezli". Z kuşağı birlikte üretmeye önem veriyor; emir almaktan, yönetilmekten çok "birlikteliğin" ve yaratılan anlamın gücüne inanıyor. Yöneticilerden çok rehberlere ihtiyaçları var; bunu da klasik eğitim yöntemleri yerine, ihtiyaç duydukları ve kendileri istedikleri zamanda, istedikleri eğitim araçlarıyla yapmak istiyorlar. Bu nedenle youtube üzerinden video ile öğrenme çok daha popüler (mikro öğrenme: bir konuda kısa bir sürede belirli bir uzmanlığı öğrenme). Esnek çalışma zamanları,Z kuşağı için önemli. Tabii bir de girişimcilik denemelerine daha sıcak bakıyorlar. Şirket içi girişimcilik fırsatları yaratan firmalar çok daha cazip Z kuşağı için. Oyunu kendi kurallarıyla oynamak istiyorlar; yeter ki bizler, ebeveynler ve işverenler, Z kuşağının kurallarını iyi anlamaya gayret edelim. Çok net göreceğiz ki, Z kuşağını kendi kuşağımızın ön yargıları ile değil ama onların gerçeklikleri ile anlamaya çalışırsak dünya çok daha güze bir yer olacak.
Kitabın son bölümü ise Z kuşağına naçizane bir mektup; her Z kuşağına okunması gereken harika tavsiyelerle dolu... "Coğrafya kaderdir" ama kadere teslim olmak yerine çalışmak, üretmek, gayret etmek işleri bambaşka yere götürebilir... "Sabahları bizleri uyandıran şey"i yani yaşam amacımızı bulmak çok şeyi değiştirebilir. Tutkumuzu, dünyaya nasıl bir fayda sağlayacağımızı, iyi yaptığımız yani usta olduğumuz işi... Bütün bunları iyi bir iletişimle ama en çok da bağ kurarak, sahici olarak yaparsak dünya bambaşka bir yer olacak, ben canı gönülden inanıyorum...
Ve kapanış kitabın en başındaki harika bir sözle Malcolm Gladwell'e (Outliers) ait: "“Ormandaki en uzun meşe sadece en sert palamuttan yetiştiği için en uzun meşe olmamıştır; diğer ağaçlar onun aldığı güneş ışığını kesmediği, çevresindeki toprak derin ve zengin olduğu, fidanken hiçbir tavşan onun kabuğunu kemirmediği ve hiçbir oduncu onu vakti gelmeden kesmediği için de en uzun meşe o olmuştur.” Başarı bireysel değildir, birçok avantajın bir araya gelmesidir ve bunun için toplumdaki tüm bireylere büyük iş düşer.
Uzun zamandır okuyarak, anlayarak, ön yargılarımdan kurtulmaya gayret ederek ve üreterek "sabahları beni uyandıran şeyi" bulmaya çalışıyorum... Evrim Kuran sayesinde, bu farkındalığım çok da yükseldi. Doğru yoldayım, rotadan sapmadan, gayretimi azaltmadan, yoluma çıkan taşları cebimde toplayarak, her düştüğümde yeniden kalkmaya çalışarak yola tam gaz devam... Örnek olmam gereken, gümbür gümbür gelen Z kuşağı oğluma ancak böyle örnek olabilirim...
Evinizdeki, iş yerindeki Z kuşağı bireylere daha farklı bir gözle ve ön yargısız bakmanız dileğiyle...
Comments