
Bir süredir kulaklarımda çınlayan bir melodi gibi bir cümle var, üstelik sadece üç kelime “Kader, gayrete aşıktır… (Yunus Emre)” Pes etmemek, çaba sarf etmek, yeniden deneyecek gücü bulmak, belki de o gücü yaratmak acaba insanın kaderini değiştirebilir mi? Bence evet.
Gayretli insan, uğraşarak, kendi yolunu çizmek için elinden geleni yapar, yollar tıkansa da, yolda kaybolsa da, yönünü bulmak için çabalar ve en sonunda mutlaka ışık görünür tünelin sonunda. “Sen yola çık, yol sana görünür.” (Mevlana) sözü de aslında bunu destekler gibi. Atalet ve kararsızlık yerine, bir aksiyona başlamak sizi belki de hayal ettiğinizden daha iyisine götürür, o aksiyon en doğru aksiyon olmasa da, hiç aksiyon almamaktan çok daha iyi:-)
Son dönemde, ben de kendimi farklı alanlarda, yepyeni “farkındalıklar” kazanırken buldum. Zamanlama konusuna cevap veremem ama biliyorum ki doğru zaman buymuş. Hayat beni buna hazırlamış. Daha iyi halimle, çevreme bazen farkında olarak bazen de farkında olmadan fayda sağlarken buluyorum kendimi, ne mutlu bana.
Kendi gayretimi de burada alkışlıyorum, öğrenmek benim pusulam ve aslında öğrendiklerimi paylaşmak da yaşama sevincim. 8 yaşındaki oğlumu da severken ve takdir ederken, artık “çabasını” takdir ediyorum. “Harika Can, her gün sabırla erkenden uyandığın, okuluna gittiğin, yeni şeyler öğrendiğin için” seninle gurur duyuyorum diyorum; eskiden “aferin Can” derdim ama şimdi “çabasını, gayretini” takdir etmeye özen gösteriyorum.
Yaklaşık bir ay önce hayatıma, instagram aracılığıyla “çakralar ve kundalini yoga” girdi. Sevgili Ebru hocamla yollarımız, ne mutlu ki kesişti. letyouglow.com’u ve instagram hesabını vaktiniz olduğunda değil, lütfen vakit yaratarak incelemenizi tavsiye ederim. Belki de sizin içinde doğru zamandır bu. Kendisi, enerjisi, konusunda hakimiyeti, samimiyeti ile bizlere harika bir yolculuğa başlama hediyesini verdi.
Renkler artık çok daha anlamlı, nefes almanın gücünü çok daha derinden hissediyoruz. Geçmişimizle barışıp, yepyeni hayallere dalıyoruz ama bunları yaparken de kalbimiz sonsuz bir sevgi ve inançla doluyor. 8 haftalık maceramızın henüz 4 haftasını tamamladık ve bu konu üzerine düşünmediğim bir gün olmadı, öğrendiklerimi çevremdeki insanlarla paylaşmadığım bir gün geçmedi. Üstelik öğrendiklerimi paylaşırken, aslında çok daha fazlasını da öğreniyorum, yeni sorular da beliriyor aklımda.
YOGA kelime anlamı BİRLİK, Ruh Beden ve Zihnin BİR olması, Sonsuzluk ve Yaratan ile BİR olma haliymiş. Kundalini yoga ile, zihin, beden ve ruhumuzun dengede olmasını sağlıyoruz. Omurganın en alt kısmında var olduğuna inanılan, yılan gibi kıvrımlı bir enerji noktası var; kundalini ve vücudumuzda, omurga hizasında bu enerji noktalarından 8 tane yer alıyor ve bunlara çakra deniyor. Amaç da, bu enerjimizin farkına varmak ve onu güçlendirerek ortaya çıkarmak. Çakralarımızı da dengede tutmak ve dengesizlik olduğunda hızlıca farkında olarak dengesizliği ortadan kaldırmak.
Kök Çakra (Muladhara) ile başlayalım. Artık kırmızı renk çok daha kritik; köklerimizle olan bağımızın sembolü olduğunu öğrendim ve aslında evin temeli ne kadar sağlamsa, ev de o kadar sağlamdır mantığı ile, köklerimizi sağlamlaştırmak da çok kritik; anne ve babamızla ilişkimiz, doğum hikayemiz her şeyin temeli. Bunu güçlendirmenin farklı yöntemleri mevcut, en başta kırmızı rengi de hayatımıza gerek besinlerle gerekse obje/kıyafetlerle dahil etmek. Mesela, eğitim sonrası pancar salatası denedim:-)
İkinci renk ise turuncu; sakral çakra, enerjimiz, hayallerimizin merkezi. Hayallerimiz geniş olsun istiyorsak, turuncu renkleri de hayatımıza dahil edeceğiz ve kendimize hayallerimizin detaylarını paylaştığımız bir ilham panomuz olacak, ben başladım bile:-) Çok sevdiğim kabak tatlısını da, son dönemde daha çok tüketmeye başladım.
Gelelim, üçüncü çakraya: Solar Pleksus Çakra (Manipura), rengi sarı, güneşi temsil ediyor. Hayallerimizin gerçekleşmesini istiyorsak, bu çakramızı güçlendirmemiz şart. Özgüven, disiplin ve irade hepsi bu çakranın gücü. Karın kaslarımızı güçlendirmenin irademizi de güçlendirdiğini söylemekte fayda var. Sarı renkli baharatlardan zerdeçal ve zencefili de yemeklerimizi tatlandırmak için kullanmak, aslında, hayallerimizi gerçekleştirmeye giden yolda faydalı olacaktır.
Ve dördüncü çakra: kalp çakrası. Diğerlerinden farkı iki rengi olması, yeşil ve pembe. Yukarda bahsettiğim ilk 3 çarka ile son 3 çakra (henüz eğitimi devam ediyor) arasındaki dengeyi de kalp çakra sağlıyor. İçgüdülerimizle, aklımızın arasında bir köprü gibi. 108 güneş gücünde olduğuna inanılıyor ve kalpten dilediğimiz bir niyetin/dileğin olmaması için bir neden yok. Yeter ki kalbimizin en derinliklerinden isteyelim.
Kalan dört çakranın detayları ise sonraki yazımda:-) Kalp çakramızın güçlü olması bizi olası kalp ve akciğer rahatsızlıklarından da koruyor. Bunun için çok basit ve herkesin yapabileceği bazı meditasyon hareketler var, Ebru hanımın instagram sayfasından erişebilir ve 3 dakika ayırarak kalbinizi güçlendirmek ve evrene güçlü mesajlar göndermek mümkün.
İşin özü, hayatın her alanında denge önemli, gece ve gündüz birbirini tamamlıyor ve her gecenin sabahı var. Hayat sürprizlerle dolu ve bazen acı, bazen tatlı olaylar olması da hayatın ta kendisi. İşte böyle anlarda, ufak ipuçları ile bu dengesizliklerin farkında varmak ve gerekli önlemleri hızlıca almak mümkün. Unutmayalım, bizden bir tane daha yok bu dünyada, hepimiz eşsiziz.
İlgisini çekenler için Ebru hocamızın tavsiye ettiği kitap da (İnsanın 8 Yeteneği; Gurmukh Kaur Khalsa , Cathryn Michon) burada dursun, ben aldım ve keyifle ve pratikleri de uygulayarak yapmaya başladım bile.
Gayret etmek çok önemli, ancak bir o kadar kritik olan da “gerçekten kabullenmek ve teslimiyet” ve “anda kalabilmek”. Saatlerce olamasa da, günün on dakikasında bile, kendimize zaman ayırmak ve düşüncelerimizden sıyrılmaya çalışarak (çok zor olsa da), anın, yaşamın, nefesimizin farkında olmak çok kıymetli.
Yazı yazma gayretim için kendimi takdir ederek ama şimdi “bu yazımın başka insanların da yeni farkındalıklarına vesile olmasını hayal ederek” keyifle arkama yaslanıyorum ve bu anın keyfini çıkarıyorum.
Comments